Düşünce yitimi. Ayaklar zemine paralel, saatler geçer. Her zaman yan durur, düz bakar, kafası öne eğik.
Nasıl başarılır üçüncü defada sesini duyurabilmek? İçinde kaynayan kazan. Bazen küçülmek. Hatta çoğu zaman. Bazen ayaklarım yatağın dışına çıkıp üşür. Bazense yatakta bir nokta olurum. Bazen masaya geçiririm kemiklerimden birini. Çoğu zaman masanın altından geçerim.
Dalgınlık bir hastalık. Durgunluk rahatsızlık. Çevrelerindeki ayağa kaldıran isyan başlangıcı. Çok konuşursan herkes kaçar, çok susarsan kaçacak kimse olmaz. Telefon çalar cevap vermez. Bantlar duvarlardan sökülür. Fikirlerin hiç senin değillermiş gibi yadsır seni. Nerede eski topraklar? Parası cebinden taşan bir kafa düşmanının ekinleriyle dolup taşar. Günahı günah sayan günahlar. Bu suları kim kirletti böyle? Nefes alamıyor milyonluk canlılar.
Soğuk hava. Ayılma saatleri. Fazla çalışan makinalar. Beyni buharlaştıran gürültülü bir ses alemi.
Hala kendi kendine kendinle kendini konuşabilir misin?
Modern insanın modern zamanlarda yaşadığı alışıldık çaresizlikler..Yazını okuyunca aklımda böyle bir görüntü oluştu..
YanıtlaSilBu arada sana Lastfm'den hala cevap veremediğim için özürlerimi iletiyorum, aslında umursamaz biri değilimdir ama bir türlü dönüş yapamadım sana, şu yazında hissedilen modern zamanlar kaosunun tam ortasına düşmüş durumdayım bir süredir:)
Sevgi ve saygılarımla
Şimdiki zamana ait olamamış, dahası bir zaman dilimine kendini yakın görememiş bireyin çaresizliği.
SilÖnemli değil Serhat. İçinde bulunduğumuz durumdan dolayı böyle şeyleri daha iyi anlayabiliyoruz :) Kaos mu kasırga mı bilinmez. Hazır kış geliyorken biraz erzak fena olmaz ;)