Geçmiş kabustur. Önce günü zehirlemekle başlar. Sonra beyninize güzel oyunlar oynar. Ufak dozlarla alıştırır, kendine çeker. Bir akşamdı geceye akan. Uyuyacak bir yastıktı tüm sıkıntı. Başımızı iyi yerde korumalıydık, aşağısı önemli değildi. Kapı da kapalıydı üstelikve buz gibi soğuktu oda. Sabaha karşı uyuyup erken saatte kalktığım günler. Ana zamanı bekliyordum. Arada geçen zamanlar hep unutulur. Yaşam doğrular üzerinde ilerliyor hep. İki nokta oluşturabilmekte mesele. Noktalar arasındaki boşluk kayıp zamanlar. Evin içinde başıboş dolaşıp bir amaç edinene dek süren. Koridorun ışıkları baş döndürücü, söndürmek gerek onları. Belki de bunda olduğu gibi istemekten yoruldum. Bir noktaya bağladım kendimi ve devamı yokmuş gibi hissediyorum. Işıklar buradan çıkıp sokağa sızamaz. En sonunda kendinde birikir ve patlar. Beynim gibi. Kendime sesimi duyuramadığım zamanlardaki suslar gibi. Ama asla birilerine ulaşmadı ki. Kendi kendime bağırıp durdum. Bir metre ötedeki kafasını çevirip bile bakmadı. Çünkü her şeyin farkındaydı. Olması gereken, alışılması. Düzenin tam karşılığı. Oysa her sesi duyuyorum. Yüz kilometre ötedeki bakışları altındaki anlamlarıyla. Her şeyi kucaklamak zor derdim ama bu kadarı da fazla. Kabullendim. Bir şeylerin hiçbir zaman değişmeyeceğini. Yine de atlatamıyorum. Dışarıdan biri olmak istediğim zamanlardan birindeyim. Birileri bağırsın, kavga etsin, sinir krizi eşliğinde ışık hüzmeleri altında nereye gittiğini bilemesin. Sadece bilemesin..
Leonard Cohen - Avalanche
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder