21 Şubat 2013 Perşembe

"Daha ne kadar zaman bir duvar olabilirim, rüzgarı kesen?
Daha ne kadar yumuşatabilirim
güneşi, gölgesiyle elimin.
Durdurarak mavi oklarını soğuk bir ayın?
Sırtımı kuşatıyor, kaçınılmaz bir biçimde,
Sesleri yalnızlığın, acının.
Nasıl yumuşatır onları bu küçük ninni?

Daha ne kadar zaman bir duvar olabilirim
çevresinde yeşil bahçemin?
Daha ne denli sargı olabilir ellerim
onun yarasına, daha ne denli avutup
rahatlayabilir sözcüklerim
gökyüzündeki parlak kuşlar gibi?
Korkunç bir şey, açık olmak
böylesine: sanki bir yüz geçirip
dünyaya salmışlar yüreğimi.."



Bugünün de özeti budur. Normale göre ılık sayılabilecek bir Ankara sabahında, herkes çirkin kalabalıklarda hızlı adımlarla yol alırken, yine onları hiç de farkedilmeyen bir pencereden öylece izlemek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder