Güçsüzlüğümüz hiç görülmeyenlerle kendine zayıf kılıfını giyinmişken diğer türlüsünü akılda dolaştırmak pek yorucu bir meziyet gibi. Keşke böyle olmasaydı. Keşke başka bir pencereden güneş ışığı sağlayabilseydim kendime de Uranüs'ün buz gibi yüzeyini tenimde hissetmeseydim. Yeni bir dünya keşfetmiş olmanın zerre sevincini yaşamaya bile gücüm yok artık. Kendi kendine ayın karanlık yüzeyine geçip yine kendi kendine ışık sunup heyecanlanan, uyuyamayan birine dönüştüm. Açık seçik, belki çıplak, belki saydam.. Yalın ayak dolaşıp-koşsam kendime yabancılaşmayacağım bir evren düzeni oluşturmuşum. Ne normale bir adım yakın ne anormale on adım uzak. Neredeyim ben? Kimlerleyim? Ben neyim? Gün içerisinde bitmek bilmeden cevaplarını arayan sorular. Herkes sorabilir bunları. Bir can sıkıntısı, bir buhran. Sonra geçer ama. İleride daha güzelleri var evladım nidalarıyla kandırılan çocuklar gibi kanarlar bir gülüşe. Bir tebessüme aldanabilsem keşke. Belki de aldanıyorumdur farkında olmadan. Belki de farkında olarak. Ama yine döndüğüm nokta aynı. Saat gecenin 1 buçuğu. Herkes 5 dakikada düş alemine dalarken ben gel-gitlerimle meşgulüm. Bir değil iki değil. Niçin? Bu kadar saydam olmaya gerek var mı? YOK! Kime ne? Ne için? Niçin? Bir kızgınlığım yok. Nefret hiç yok. Hayatıma girmiş, hayatımdan çıkmış, hayatımda varolan kime karşı ne hissediyor olabilirim? Bugün yarın başımı öne eğerek insanlar adına düşüneceğim ne kaldı da böyle karalara bağlıyorum?! Hep böyledir. Bir neden ararız. Hallerimizi haklı çıkaracak somut nedenler. Görünür görünmeyen. "Sizin için incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler benim içimde birer kasırgaya dönüşüyor" diye haykırırken ne anlatmak istemişti a, b, c, d, f??? Kimse kim.. Bir solukta bağırırken yine aynı solukta mekansızlığa kürekleri çekiyorum. Tekrar eden şarkılar gibi. Kendi tükeninişimi sürekli yenileyen şarkılara bırakıp, uyuyorum.. Benim için söyle. Karamsarlığımı, karanlığı seninle parçalayayım. Güneşsiz çarşambalar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder