Şu kelebeklerin ilginç huyları var doğrusu. Özellikle gece uçanlarının tipsiz oluşlarından çok korkaklıkları da mevcut olmalı ki dumandan kaçıyorlar. Acaba kendileri gibi uçan başka bir kelebeğin varlığını mı düşünüyorlar? "Burası benden önce işgal edilmiş. Şansımı başka sıcak evde aramalıyım" girişiminde bulunuyorlar. Mesela sinekler öyle değiller. Duman falan dinlemez dalar. Ateş bile olsa geçer içinden. Cesur korkunç yaratıklar. Ama böylesi doğru bir denkleme kapı açıyor adeta. Mesela çirkin olan kurnazdır, güzel olansa saf, salaktır. Kelebek dövmelerinin moda olduğu zamana karşılık ben hiç vücuduna sinek çizdiren birini görmedim. Buradan insanların kendi özelliklerini ortaya çıkarma hamlelerini ve olmak istedikleri kişiye hızlı adımlarla yakınlaştıklarını düşünüyorum. Diane Arbus gibi çirkinlerin ve rahatsız edici varlıkların aslında gerçek güzelliklerinin örneği geliyor aklıma. Bu gereksiz ayrıntıdan sonra beynimi yarasalar ele geçiriyor. Bak işte onlara söyleyecek lafım yok. Ne gündüz dolaşan, güzelliklerinin farkındaki kelebekler gibi bir çiçeğin en belirgin yaprağına konup kendini gösteriyor ne de ağır aksak ilerliyor. Bir yere konarsam ya da yavaş uçarsam çirkinliğimi ele veririm. O nedenle sağa sola deli manevralarımla bunu baskılayayım diyor. Aslında hiçbiri böyle olmayabilir. Zaten bu şekilde olmaması da muhtemeldir. Ama doğa bize sunduklarını istediğimiz biçimde yorumlama şansı vermiyor mu? Bu gece de dışarıya bakıp, bunaltıcı havayı içime hapsederken bir kelebekten açılışı yaptım ve buraya kadar geldim. Çocuk kitaplarına konu bile olabilir bu yazdığım haha.
Neyse olay bundan ibaret. Saat henüz gece 12 olmasına karşılık herkes yatağında. Yavaş yavaş günler uzarken kendini buna alıştırmaya çalışan insan sürüsüyle ve gecenin giderek kısalmasıyla bana ancak kelebeğin eşlik ettiği bir anı yaşamak. Gündüzü insanlarla paylaşan ben ise geceyi sadece kelebek, sinek, karınca ve bilumum uçan-kaçan canlıyla geçiriyorum. İyi de oluyor. En şekilsizi ya da en güzeli hiç farketmez, ben kendimi "kötülükler"den korumak için beton yığınının arkasına hapsedip, sadece pencere ve balkonla ödüllendirmişken, dışarıda başıboş ve korumasız dolaşan bu canlılarla bağ kurup, o hiç de kıymeti olmayan zamanla çok değerli anı onlarla paylaşıyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder