Son günlerde güzel filmler akımına kapıldım gidiyorum. Bundan kaynaklı olarak akşam yatağa uzanıp bir şeyler izleyip beynimi doldurmak her şeyden daha cazip görünmeye başladı. E zaten öyleydi ama bu sefer akımın etkisinden kaynaklı beynimi yoran değil dolduran şeyler izliyorum. Bir nevi düşüncelerin de baharda filizlenen tomurcuklar halini alması gibi.
Bu serinin The Sunset Limited ve Naked'dan sonraki üçüncü filmi olan Withnail & I bir Bruce Robinson başyapıtı, etkileyici kara film örneklerinden biri. Filmin adından da anlaşılacağı üzere Withnail ile birlikte olayı aktaran Marwood arasındaki hayata tutunmaya çalışma çabası anlatılmakta. Bu şekilde belirtmek filmi biraz hafife almak olur. Bu arıza film hakkında izlendikçe derinleşen düşüncelerimden bahsetmek biraz güç. Manik-depresif bir hal ve birden toparlanmaya çalışmak için ele geçirilen güç ile aynı denli dibe vurmak için harcanan güç arasında orantılı bir denge söz konusu. Müziklere zaten lafım yok. Filmin kendine has ritimleri olsa da arka planda ara ara şekillenen Jimi Hendrix, The Beatles'dan müzikler de yine bu başyapıta çok şey kazandırmış. Aslında bunun da bir nevi gönderme mi yoksa içtenlikle yapılan bir hareket mi olduğu konusu kafa karıştırıcı. Sonuçta mutlu mesut olaylar dönmüyor içeride.
Kısacası oldukça etkileyici bu filmde, Baudelaire'dan ve Shakespeare'den alıntıların olması da filmi zenginleştiren birkaç diğer unsur. Karakterlerin özenle seçildiğini ve her izlenişte yeni bir şeylerin göze çarpacağı hissini bünyemize işleyen bu yapıtın son sahnesinden gözümü alamadan, tekrar tekrar izlemem ve sonunda buraya kadar vardırmam bir anlamda egomu beslemeye yönelik minik hareketlerimden yalnızca birkaçı.
İşte o sahne:
"I have of late, but wherefore I know not,
lost all my mirth.
And indeed it goes so heavily with my disposition
that this goodly frame the earth
seems to me a sterile promontory.
It's a most excellent canopy, the air.
Look you, this brave, o'er hanging firmament.
This majestical roof fretted with golden fire.
Why, it appeareth nothing to me but a foul and pestilent congregation of vapors.
What a piece of work is a man,
how noble in reason,
how infinite in faculties,
how like an angel in apprehension.
How like a god!
The beauty of the world
Paragon of animals
Yet to me, what is this quintessence of dust?
Man delights not me.
No, nor women neither.
Nor women neither."
"Geciktim ama neden, bilmiyorum,
tüm neşemi kaybettim.
Ve yaratılışım yüzünden çok şiddetli bir biçimde soluyor
iyi hali dünyanın,
bana verimsiz bir dağ gibi gözüküyor.
Gökyüzü, en şahane kubbe.
Bir bak, bu yukarıda duran cesur gökyüzüne.
Bu haşmetli çatı, altın alevlerle süslü.
Neden bana melankolinin öldürücü ve yanlış birliğinden başka bir anlam ifade etmiyor peki.
Ne çeşit bir görevdir insanın ki
nasıl azametli,
nasıl sonsuz bir beceri,
korkudan nasıl bir melek gibi!
Nasıl Tanrı gibi!
Dünyanın güzelliği
Hayvanların mükemmel örnekleri
Hala aklımda, toprağın özündeki.
İnsani zevkler bana göre değil.
Buna kadınlar da dahil.
Kadınlar da dahil."
William Shakespeare - Hamlet
Size bir film önerebilir miyim;
YanıtlaSilZombie ja Kummitusjuna - Mika Kaurismaki.
"Ne çıkar paramız yoksa eğer? Şarabımız bitince yağmura çıkarız. Kim güzelleşmiyor ki sevişince? "
Çok garip. Dinlediğim müziğin sonunda geçen Shakespeare satırları beni 7 yıl önceki yazıma gönderdi. Bu sayede sizin öneriniz ile karşılaştım. 5 yıl olmuş ve geçmiş bile çoktan. Geç de olsa öneriniz için çok teşekkür ederim. Zombie ja Kummitusjuna beni oldukça etkilemiş bir film. Ara ara aklıma o mavimsi, grimsi havası ile gelir. Bazen de şu şarkı ile:
Silhttps://youtu.be/amwQytRNvEw