İnsan bir süre sonra görünenle arasındaki bağı yitiriyor. Bugün intihar üzerine çoğunlukla dogmatik fikirler arasında aslında çok uzun zamandır hissettiğim şeyi yaşadım. Koca bir dehliz. Bütün sesler içinden çıkıp, derinliği tahminlere sığmayan okyanusları aşmış ve bir odaya doluşmuşlar gibi. Onca zamandır varolan tek şey gürültü. Nereye kaçsam? Hangi kokuya sığınmaya çalışsam bu sefer de bedenime bulaşan mikroplarda buluyorum aynı şeyi. Artık bakteriler bile konuşuyor. "Barış dolu bir dünya istiyorum" demek yerine bir gün sokakların Sokrates'ı olup "sessizliğe gömülmüş bir dünya istiyorum" diye haykıracağım kendini popülarizme kurban etmiş kalabalığa. Hep birlikte bir karakteri olmayan o koca, koskoca binaya, binalara. Altından akan para havuzunu tutuşturup, gökyüzünü son kez kirli gri renge boğarak.
İnsan bir gün sonra sadece tavan istiyor. Bu kadar özleyeceğimi düşünmezdim. Görünenle aradaki en yakın temas.