28 Eylül 2015 Pazartesi

Çığ büyüyor

Geçmiş kabustur. Önce günü zehirlemekle başlar. Sonra beyninize güzel oyunlar oynar. Ufak dozlarla alıştırır, kendine çeker. Bir akşamdı geceye akan. Uyuyacak bir yastıktı tüm sıkıntı. Başımızı iyi yerde korumalıydık, aşağısı önemli değildi. Kapı da kapalıydı üstelikve buz gibi soğuktu oda. Sabaha karşı uyuyup erken saatte kalktığım günler. Ana zamanı bekliyordum. Arada geçen zamanlar hep unutulur. Yaşam doğrular üzerinde ilerliyor hep. İki nokta oluşturabilmekte mesele. Noktalar arasındaki boşluk kayıp zamanlar. Evin içinde başıboş dolaşıp bir amaç edinene dek süren. Koridorun ışıkları baş döndürücü, söndürmek gerek onları. Belki de bunda olduğu gibi istemekten yoruldum. Bir noktaya bağladım kendimi ve devamı yokmuş gibi hissediyorum. Işıklar buradan çıkıp sokağa sızamaz. En sonunda kendinde birikir ve patlar. Beynim gibi. Kendime sesimi duyuramadığım zamanlardaki suslar gibi. Ama asla birilerine ulaşmadı ki. Kendi kendime bağırıp durdum. Bir metre ötedeki  kafasını çevirip bile bakmadı. Çünkü her şeyin farkındaydı. Olması gereken, alışılması. Düzenin tam karşılığı. Oysa her sesi duyuyorum. Yüz kilometre ötedeki bakışları altındaki anlamlarıyla. Her şeyi kucaklamak zor derdim ama bu kadarı da fazla. Kabullendim. Bir şeylerin hiçbir zaman değişmeyeceğini. Yine de atlatamıyorum. Dışarıdan biri olmak istediğim zamanlardan birindeyim. Birileri bağırsın, kavga etsin, sinir krizi eşliğinde ışık hüzmeleri altında nereye gittiğini bilemesin. Sadece bilemesin..

Leonard Cohen - Avalanche

17 Mayıs 2015 Pazar

..

Bu sıcak, insanın kendini hangi mevsimine uyandıracağını bilemeyecek kadar belirsiz. Beyaza vuran göz alıcı sıcak gözlerimizi mi yaşartsa yoksa akşamın serinliği hangi kuytu köşede ısınacağımızı mı belirlese billinmez. Üstelik ağaç da oyulmuş ve devrilmek üzereyken. Son kalan yapraklarını yere seriyor. Bir yeri terketmek gibi. Geçenlerde küçük bir kız kendini kalbinden vurmamış mıydı? Yere düşen yapraklar benim de kalbimde bir ok gibi yara açıyor. Nereye gitsek başka bir yeri terkediyoruz. Geri döneceğini bil ya da bilme. İnsan o anki eyleminden sorumlu ne de olsa. Derin derin soluklanmak keşke tüm dikenleri dışarı atabilseydi. Belki bu sayede çaresizliğimizden biraz olsun arınabilirdik. Yine de bir parça kaybetmek sayılmaz mı bu? Her şey ne kadar hızlı ilerliyor. Ellerimi uzatana kadar çoktan bir gemi paslanıyor su altında..