14 Mayıs 2013 Salı

Role tapın.

Dünya her gün dönüyor. Başım sadece son üç gündür. Birini alıp duvara geçiriyor ve duvarda leke kalıyor. Lekeler hareket ediyor, koşuyor ve o da bir başka duvara çarpıyor. Lekenin lekesi.

Mutluysan çözümün her yerde yanlış da olsa geçerlidir. Bu nedenle ilk paragraf sadece işlevsizler ve gerçek günahkarlar için. Haksızlığı haketmişler için. Her gün yepyeni karamsarlık ve kararsızlıkla uyananlar için. Sokağa çıkıp, umarsızca yürümeyenler, çürüyenler için. Bir köşede. Ev. Evin içinde oda, Odanın içinde bir yatak. yatağın içinde bir dünya. İçindekiler için.

Atlas gibi dünyayı sıkıntılarıyla beraber üstlenmiş ilerliyorum. Belki de ilerlemiyorum. Sisifos ile Atlas kırması olarak yer edinmişim anlamadığım yeryüzünde. Yaşamım boyunca binlerce mimikle sınırlandırılmış olarak. Ama her şeyde bir eksik yok muydu? Alkol fazla kaçmaz mıydı? Ne zamandır içmiyorum. Yatağımda bir geceliğine ben yokken konaklayan adam ertesi gün yalnızları oynamamış mıydı? Soluksuz, suratsız. Ne biçim bir çıkmaz bu benden olanlara dokunanları kendine hapseden. Koltuğun altında bir karadelik mi vardı acaba. Aradığım ve bulamadığım şeyleri araklayan. Ne lümpen bir ağız!

Aklımda hiçbir zaman beceremeyeceğim şeyin hissi. Umutsuz bakış açımı nereden aldığımı biliyorum. Biraz genetik, biraz çevre şartları. Yoğurup fırına sürdüğüm dışı pişmiş ama çiğ kalmış yemek. Gülüş yok. Eğlence yok. Dostlar yok. En uygunsuz zamanlarda insanların olmamı istediği yerdeyim. En uyumsuz zamanlarımda etrafta kimse yok.

Ne karmaşa!

Zıt yönlü bir gelgit çukuru. Başım dönüyor içine bakınca. Ben benim de etraf kim? Rüyasında görünüyorum birinin. Öbürünün başucunda. Su içerken yakalanıyorum beni meydana getirenlere. Çıplakken insanların Tanrısı eşyalarımı alıp kaçıyor. Tanrının insanlarıysa düşüncelerimi, zevklerimi. Yıllardır gitmek istediğim ve zamanla aşırılan bu isteğimden koptuğum İzlanda'yı da birileri doldurmamış mıydı ceplerine?! Şimdi yeni arkadaşlarına ballandırarak anlatmıyorlar mıydı? Bir şarkıyı değere aldanıp aktarınca hemen yüzüme tokat gibi çarpmamış mıydı? Kim benden ne istiyordu ki? Ben ne veriyordum ki? Kendime bir parça yalnızlık sunmamın sebebi zamanın parçaları.

Kabul etmiyorum, kabul ediyorum. Aklım bulanıyor ve hepsi birbirine geçiyor. İşte bu yüzden çıkış yolum yok. Bir girdaba atılmışım. Bekleneni veremeyen, olanı kabul görmeyen. Bu nedenle toz olun ve role tapın! TAPIN!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder