20 Nisan 2012 Cuma

Ağırlık

Okudukça uyuşuyor beynim. Hareketleniyor. Yazmak istiyorum. Sanki bir tepki. Zihnimin içinde dehlizler. Hepsi birbirine karışıyor. Tanrım! Ah bir yazabilsem. Anlatabilsem gereksizliğin boyutunu. Ya da yaşamın ayrıntısında nasıl da boğulduğumu. Basitliğin çepeçevrelediği bu düzlemde tüm girdaplarımı döksem ortaya. Karışırım. Peki kendi içime akıttıkça, boğuluşumun önüne nasıl geçebilirim? Bir ışık, pırıltı. Yitip gitmemek için bir tını. Geçen gün ormanın içinde dolanıp durdum gece vakti. Ayağımın altındaki çıtırtılar ve kızıl gökyüzüne vuran çam ağaçları. Karanlık, yaşam için kaç sebebin daha gölgesi olabilir? İstemediklerini toz ile gizlemeye çalışmış ve şimdi kendi kabuğundan kurtulamayan koyu bir zihin, perdesini nasıl yırtabilir? Nasıl?

Alcest - Sur l'océan couleur de fer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder