Çığlıklar ve fısıltılar.
Güzel bir şeyler izlemenin neredeyse imkansız hale geldiği şu zamanda geçmişin hala daha durumu kurtarabilmesi acınası.. Yine de duruma üzülmek yerine bundan keyif almaya çalışmak yapılacak en iyi şey gibi durmakta.
Geçenlerde izlediğim Ingmar Bergman filmi olan "Viskningar och rop" tüm bunlara en güzel örneği sunmakta. Aslında Vargtimmen ya da Persona'ya göre altta kalan bir filmmiş gibi dursa da bana pek bir dokundurucu geldi. Belki de filmin henüz başlarında filmin ana karakterlerinden Agnes'in duruşu ve cümleleriydi buna etken olan. Belki de filmin ele aldığı "mutluluk" kavramı. İlkellikten uzak. Aslında bunu uzun uzadıya özetlemeye gerek yok. Canımı en çok acıtan kısımla başlayıp orada da noktalamak istiyorum..
"Saat pazartesi sabahı erken ve ben acı çekiyorum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder